Mustafa Kemal Atatürk
Anadolu Kadını Düşmana ''DUR'' Dedi...
Tarih boyunca Türk kadını hayatın her alanında erkeğine yardımcı olmuş , onun sorumluluklarını paylaşarak sosyal ve ekonomik hayatta varlığını sürdürmüştür. Açıkça söylemek isteriz ki tarihimiz boyunca yaşadığımız savaşlarda ve yokluk yıllarında milletin yaşama sevincini ve kurtulma umudunu hep kadınlarımız ayakta tutmuştur.Kurtuluş savaşında savaş sadece cepheye değil ailelerin yuvasına kadar girmiştir.
Cephede düşmana ''Dur!'' diyen Türk kadını Asıl yiğitliğini cephe gerisinde göstermiştir. Milli mücadele yıllarında eşleri ve oğulları cephede olan Türk kadını tarlada çift sürmüş , odunları ısınmak için kırmış , ekmek yapıp yavrularını doyurmuş ve ocağına sahip çıkmıştır. Bütün bunların yanında kucağında minicik yavrularıyla yağmur demeyip , kar-kış demeyip cephenin malzemesini taşıyan , yaralı askerlerimizi tedavi eden , askerin silah,giysi,yiyecek ve içecek ihtiyacını en iyi şekilde karşılayan yine bu yiğit Anadolu Kadını olmuştur. Bu savaşlarda kadınlarımız üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmiş ve Türk Askerinin yanında olmuştur. Hepimizin bildiği ''Her yiğidin arkasında güçlü bir kadın vardır'' sözünü yabana atmamalıyız.
Vatanın Kurtulmasında Kuvay-i Milliye ve Müdafaa-i Hukuk örgütleri kilit rolü üstlenmişlerdir. Kadınlarımız mitingler düzenlemiş ve dernekler kurmuşlardır. İlk önce Sivas'ta Sivas Valisi Reşit Paşa'nın eşi Melek Reşit Hanım tarafından 1919 yılında ''Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'' adlı cemiyeti kurmuşlardır. İstanbul Hükümeti büyük cesaretle protesto edilmiştir. Ordu için maddi ve manevi destek olmuşlardır. İlk miting İzmir'in işgalinden 1 gün sonra Kastamonu'nun Nasrullah Meydanı'nda düzenlenmiş ve işgal kınanmıştır. Daha sonra 10 Aralık 1919'da Kastamonu Kız Öğretmen Okulu'nun bahçesinde kadınlarımız tarafından ikinci bir protesto mitingi düzenlenmiştir.
19 Mayıs 1919 Mayıs günü Asri Kadınlar Birliği'de Fatih'te bir miting düzenlemiştir. Burada konuşan Halide Edip ''Şunu unutmayın ki , çocuklarımıza bırakacağımız tek miras , büyük bir tarihi olan , bir Türk olduğumuzu söylemektir'' demiştir. Türk Kadını Tarih boyunca her zaman bağımsızlığımızın sembolü olmuştur. Bu topraklar kadınlarımızın el emeği , göz nuru ve namusudur. Kurtuluş mücadelemiz ise Türk Ordusunun İşgalci güçlere karşı verdiği bir savaşın ötesinde çok daha derin anlamları ifade eder bize. Bir Anadolu İhtilalidir. Bir kutsal isyandır. Mazlum milletlerin Emperyalizme karşı kazandığı İlk zafer ve Batılı Sömürgecilerin kahredici savaş gücüne karşı yenilebileceğini tüm Dünyaya gösteren bir bağımsızlık kavgasıdır. Diriliş , bağımsızlık ve varoluş destanıdır.
Biz Türkler Tarih ve Kültür hayatımız boyunca her zaman kadına gereken önemi ve değeri gösterdik.Kadınlarımız Dünya üzerinde eşi benzeri olmayan kahramanlarımızdır. Eğer bizler milli iradeye ve Kuvay-i Milliye'ye inanıyorsak , bu ruhun kadınlarımız tarafından geçtiğinin farkına varmalıyız. Bu ruhu yaşatmak için de 100 yıl önce olduğu gibi 1000 yıl önce olduğu gibi kadınlarımıza değer vermeliyiz.
Bugün kendini medeniyetin tek sahibi ve adresi olarak göstermeye çalışan Batı , medeniyeti kendisinden başka kimseye yakıştıramayan Batı , Kadını sosyal hayat içerisinde her zaman arka plana atmıştır. Batı'da kadın insan olarak dahi görülmemiş ve bir çok haktan mahrum bırakılmıştır. Tarihi doğru okumak her Türk'ün görevidir. Böylece ak ile kara ortaya çıkacaktır.
Bu vatan için destanlaşan o kadar çok yiğit kadınımız var ki hangisini anlatalım. İsimlerini bilmediğimiz bu topraklar için toprağa düşmüş adsız-sansız binlerce Türk Kadını. Hepsini rahmet, sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.
Atamız Mustafa Kemal 1923 yılında şu sözleri söylemiştir. ”Belki erkeklerimiz memleketi ele geçiren düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında bulundular. Fakat erkeklerimizin meydana getirdiği ordunun yaşam kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Yurdun varoluş nedenlerini hazırlayan kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olacaktır. Kimse inkar edemez ki bu savaşta ve ondan önceki savaşlarda ulusun yaşam yeteneğini tutan hep kadınlarımızdır.“
Halide Edip Adıvar (1884-1964) :
1919 yılında Sultan Ahmet Meydanı'ndaki mitingde halkı işgalcilere karşı direnişe geçmek için yaptığı etkileyici konuşma sonrasında hakkında tevkif kararı çıktı. 1920'de Anadolu'ya geçerek Kurtuluş Savaşına katılmıştır. İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal ile birlikte ölüm kararı verilen altı kişiden biridir. Mustafa Kemal Paşa onu Garp cephesinde görevlendirmişti. Kendisine önce ''onbaşı'' ardından da ''üstçavuş'' rütbesi verildi.
İlerleyen zamanlarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile düştüğü fikir ayrımından sonra ikinci eşi Adnan Adıvar ile ülkemizden ayrılmıştır. 1939 yılında ülkeye dönen Halide Hanım İstanbul Üniversite'si İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu. 1950'de Demokrat Parti listesinden milletvekili seçildi. 1954 yılında istifa eden Halide Edip , 1964 yılında vefat etmiştir. Halide Hanım Kurtuluş Savaşını ve Türk Kadınlarının Mücadelesini anlatan pek çok esere imza atmıştır.
Nezahat Onbaşı(ölüm: 1994) :
Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hafız Halid Bey , 8 yaşındaki kızı Nezahat'i kimseye emanet etmemişti. Her yere onunla gitmişti. Küçük Nezahat Çanakkale'de muharebe havasına alışmıştı. Alay İzmit'e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini ve silah kullanmasını öğrenmişti. 12 yaşında ''Onbaşı'' rütbesini almıştı.
Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş , çarpışmalara girmiş ve 100'den fazla düşman askerini öldürmüştü. Babası Hafız Halid Bey komutasındaki 70. Alay komutasında bir çok mücadeleye katıldı. Gediz Muharebelerinde geri çekilmeye başlayan Türk Askerlerinin önünde durarak ''Durun Nereye gidiyorsunuz'' diye haykırarak herkesi durdurmuştur.
Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaştır. Bu öneri TBMM'de kabul edilmişti. Fakat Kurtuluş Mücadelesi içerisindeyken işleme konulmamıştı. TBMM'nin şükran belgesine 65 yıl sonra 78 yaşında iken kavuşabilmişti. 70. Alayda şehit olan bir erimizin cebinden çıkan , annesine yazdığı mektupta ''Biz Mehmetçik , Nezahat'a Türklerin Jean d'Arc'ı diyoruz'' yazdığı ortaya çıkmıştır.
Şerife Bacı :
1921 yılı Kasım ayında İnebolu'ya önemli miktarda savaş malzemesi geldi. Malzemenin bir an önce Kastamonu'ya ardından da Ankara'ya iletilmesi gerekmekteydi. Cepheye gidemeyip köylerinde kalan yaşlılar çocuklar ve kadınlar Menzil komutanlığının malzeme taşıması üzerine kağnılarla yola çıktılar. İnebolu'dan kağnılara yüklenen cephaneler yola çıktı.
Bu cephane taşıması işleminde hep kadınlar vardı.Bunlardan biri de Şerife Bacı'ydı. Şerife Bacı cephaneler ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüştü. Öküzleri aç olan Şerife Bacı kafilenin çok gerisinde kalmıştı. Tek başına karlara bata çıka ilerlemeye çalışıyordu. Daha fazla dayanamayan Şerife Bacı o gece Kastamonu dağlarında donarak can vermiştir. Küçük yavrusu ise kollarında soğuktan can vermişti. Bugün Kastamonu'da güzel bir anıtı vardır. Adı her yerde yaşatılması gereken şerefli bir Anadolu kadınıdır.
Halime Çavuş(Kocabıyık) :
Kastamonu'da doğmuştur. Anne ve babasının kızım gitme şeklinde yalvarış ve yakarışlarını dinlemeden Milli Mücadele'ye katılmıştır. İsmi uzun yıllar Halim Çavuş zannedilmiştir. Kurtuluş savaşına giderken erkek kılığına girdi , erkek gibi tıraş oldu , saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Mehmetçiğin arasına karıştı. Birlikte herkes onu Halim Çavuş olarak biliyordu. Mühimmat sevkiyatında görevler aldı. Düşmanın ateş açması sonucu bir ayağı sakat kalmıştır.
İnebolu'dan cepheye cephane taşınırken Mustafa Kemal Paşa'ya rastladı. Karşılaştığı kişiyi tanımıyordu. Atatürk'ün ona ''Sen üşümüyor musun böyle'' diye sorması üzerine ''Bey, 100bin kişi kurtulacak , ben ölsem ne olacak '' demiştir. Savaş sonrasında bile Askeri Üniformasını çıkarmadı. Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara'ya çağrıldı. Mustafa Kemal Paşa'nın ''Seni yollamıyorum , bizim kızımız ol'' önerisine ''Annem babam beni bekler'' şeklinde cevap vererek kibarca reddetmiştir. Mustafa Kemal Paşa'da ''Ben ana babaya itaatli evlada saygı duyarım'' diyerek ona çeşitli hediyeler vererek evine yollamıştır. Kendisine maaş da bağlanmıştır. 75 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Hafız Selman İzbeli :
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularındandır. Kastamonu ilk kadın meclis üyesidir. Kurtuluş savaşı esnasında Kastamonu'daki bütün kadınları toplamış , asker için çorap,kazak ve fanila ördürüp cepheye göndermiştir. Asker Kastamonu'ya geldiğinde hepsini karşılamış ve karınlarını doyurmuşlardır.
Kendi deyimiyle sıkı bir Atatürk hayranı ve Cumhuriyet kadınıydı. Savaştan sonra herkes gibi Türkçe harflerle okuma yazma öğrenmişti. Mustafa Kemal'in Kastamonu'ya geldiği sırada İzbeli Konağı'nı ziyaret ettiği ve karşılıklı kahve içtikleri bilinmektedir.
Gördesli Makbule (1902/1922) :
Yunanlılar Sakarya Muharebesi'ni kaybetmiş ve Afyon mevzilerine geri çekilmişti. Onlar çok zorlayan bir durumda cephe gerisinde Türk Akıncılarının verdiği mücadeleydi. 1921 yılında Gördesli Makbule , Direnişçi Efelerden Halil Efe ile evlenmiş ve iki ay sonra direniş için dağa çıkmıştır. Eşiyle 8 ay boyunca dağlarda kar , yağmur ve çamurla beraber gezmiştir. Çok iyi ata binerdi. Silahını tehlike zamanında herkesten önce çeviklikle çekerdi.17 Mart 1922 tarihinde Akhisar Sungurlu hududu üzerindeki Koca Yayla'da elinde silah ile düşmanla en önde safta savaşırken başından vurularak şehit düşmüştür. Şehit düştüğünde henüz 21 yaşındaydı.
Çete Emir Ayşe :
Yunan askeri Aydın'a geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes Nehrinin karşı tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe , arkadaşlarının kayıktan düşüp hayatlarının kaybetmesi üzerine geri dönmüştür. Çanakkale'de ölen kocasından kalan tek hatıra olan elmas küpelerini bozdurup kendisine cephane ve silah almıştır. Ardından Yörük Ali Efeye katılmıştır. Aydın'ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar düşmanla mücadelesini sürdürmüştür.
Savaş sonrasında Atatürk İstasyon Meydanı'nda Çete Emir Ayşe'nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştır. ''Savaştım Yunan'a karşı , elimde kalan en değerli şey Atatürk'ün bana taktığı İstiklal Madalyasıdır'' demiştir.
Hatice Hatun(Kılavuz Hatice) :
Adana ve yöresinde Fransızlar ile savaşmıştır. Kilikya Milli Kuvvetlerinden Emin ve Derviş Ağalarının müfrezesine gönüllü olarak katılmıştır. Bu birlik Haçkırı , Kelebek ve Bilemedik İstasyonlarında bulunan Ermeni ve Fransız kuvvetlerine baskınlar düzenlemiş ve 200'den fazla esirle çok sayıda ganimeti almışlardır.
Hatice Hatun 8 Mayıs 1920'de milli kuvvetler Pozantı'da taarruza başladığında Fransızlar kritik bir duruma düşmüşlerdi. Fransızlar Türk Güçlerine karşı koyamıyorlar ve geri çekiliyorlardı. Bu sırada bir Türk Kadını ücret karşılığında onları bu durumdan kurtaracaktı. Tekir Yaylasından Mersine ulaşacak en kısa yolu soran Fransız Askeri Kuvvetleriyle yola çıkmış ve onlara kılavuzluk etmiştir. Fakat Gülekli Hatice onları doğru yola değil Türk Askerlerinin mevzilendiği Karaboğaz'a doğru götürmüştür.
Yanlarından bir süre sonra firar etmiştir. 100 kadar Türk askerini Karaboğaz'ın iki tarafına yerleştirmiştir.Karaboğaza gelen Fransızlar aniden bastıran Türk Saldırısına görünce olayı anlamışlar fakat iş işten geçmiştir. Bu baskını düzenleyen askerleri de bu kadının kumanda ettiğini görünce dehşete düşmüşlerdi. Hatice Hatun'un cesaret ve kıvrak zekasıyla 9 Subay ve 550 asker Fransız Kuvveti esir edilmiştir. Karaboğazı olayını destan yapan olay tam da budur arkadaşlar.
Binbaşı Ayşe :
Gazi Ayşe Altıntaş Atatürk gibi Selanik doğumludur. Eşi Kafkas cephesinde şehit düştükten sonra eşinin ve şehit olan diğer vatan evlatlarının intikamını almak için kendine yemin etmiştir. Kocasından kalan kıymetli eşyaları satarak kendisi için at,mavzer,elbise ve çizme almıştır. Zamanla Askeriye içerisinde terfiler alarak Binbaşılığa kadar yükselmiştir. 15 Mayıs 1919 yılında Düşman İzmir'e girince direniş hareketinin başlamasında bu yiğit kadın da etkili olmuştur.
İzmir Yunan'ın istilasına uğrayınca Aydın'a geçmiş ve Kuvay-i Milliye birliği kurmuştur. Daha sonra Birliği ile beraber Nuri Efendinin ekibine katılmıştır. Aydın muharebesinden sonra Koçarlı'ya çekilmişler ve burada İstiklal Mücadelesi'ni omuzlamışlardır. Binbaşı Ayşe askerlerden her zaman büyük saygı görmüştür. 1934 yılında Soyadı Kanunu kabul edilince Altıntaş soyadını almıştır.
Binbaşı Ayşe de Türk Kurtuluş Savaşının kadın kahramanları arasındadır. Binbaşı Ayşe, bizzat kendi macerasını şöyle anlatıyor:
"...Büyük harpte Kafkas Cephesi’nde yaralanarak ölen kocamın ve tüm vatan evlatlarının intikamını almaya and içmiştim. Allah, bu fırsatı 15 Mayıs 1335-(1919)’da bana verdi. İzmir’i Yunanlılar işgal ettiği sırada ilk mukâvemetimiz sona erip şehre Yunanlılar hâkim olunca Aydın’a gittim. Orada faaliyete geçerek bir Kuva-yı Milliye birliği teşkil edip, bilâhare Nuri Çetesi’ne katıldım. Aydın muharebelerini yaptıktan sonra Koçarlı’ya çekildik. Bu sûretle, bilfiil atıldığım İstiklal Mücadelesi’ne başından sonuna kadar iştirak ettim. İlk defa Sakarya’da sol kasığımdan piyâde mermisi ile yaralandım. Seyyar hastanede tedaviden sonra tekrar müfrezeme iltihak ettim. Büyük Taarruz’da Mürsel Paşa Fırkası’na iltihak ettik. Ve Ahır Dağları’ndan düşman gerilerine akmağa memur edildik. İzmir’e ilk giden birlikler arasında ben de vardım. Ancak bu arada atılan bir misketle sol bacağım kırıldı."
Süreyya Sülün Hanım :
Van doğumlu Süreyya Hanım , yaşadığı kasabada Ermenilerin korkunç zulmüne maruz kalmıştır. Köyler dağıtılmış ve insanlar Ermeniler tarafından vahşide öldürülmüştü. Babası mücadelelerde şehit olmuştur. Erek kasabasında 500 kişilik milis güçlerine katılmış ve vatanı savunmaya karar vermiştir. Yoğun çarpışmalar sonucunda Murat Irmağına kadar gelen bu yiğit Kuvay-ı Milliyeciler 1,5 ay düşmanla çarpıştılar.
Beyazıd'a doğru yürürken binlerce Türk Köylüsünün işkence edilerek öldürülen cesetleriyle karşılaştılar. Iğdır civarına yönelen Süreyya Sülün ve beraberindeki yiğitler büyük cesaretle düşmanla çarpıştılar. Ermeniler sürekli Ruslardan cephane ve asker yardımı alıyorlardı. Yılmayan Yiğit Türk'ler sonuna kadar onlarla çarpıştılar. Süreyya Hanım 3 kardeşini de bu çarpışmalarda şehit vermiştir. Sayıları çok az kalan Süreyya Hanım ve beraberindekiler çatışmadan sonra yaralanınca ve sayıları da çok az kalınca Erzurum'a dönmüştür.
Nakiye(Elgün) Hanım :
13 Ocak 1920 tarihli Sultanahmet Mitinginde Halide Edip Hanım ile birlikte 160 bin kişiyi coşturan Muallimler Cemiyeti Başkını Nakiye Hanım konuşmasını şöyle noktalamıştır. '' Size memleketin bir kadını sıfatıyla hitap ediyorum. Fatih'in , Selim'in , Süleyman'ın mezarlarını , ecdadının ebedi abideleri olan camileri , türbeleri bırakıp çıkacak içinizde bir erkek var mıdır? Ben tasavvur edemiyorum. Çıkmayacağız. Bırakmayacağız'' Nakiye Elgün Hhanım 1935 yılında Edirne Milletvekili seçilmiştir.
Adile Onbaşı :
Tarsuslu Adile diye Adile Onbaşı , arkadaşları arasında ''Tarsuslu Kara Fatma'' olarak da bilinirdi. 8-10 kişilik milis kuvvetleriyle Afyon Savaşına katılmıştır. Tarsus'un kurtarılmasında da büyük yararlılıklar göstermiştir.
Asker Saime :
Milli Mücadeleye fiilen katılmıştır. Savaşta silah kullanmış ve yaralanmıştır. İzmir'in işgali sırasında mitingde yaptığı konuşma yüzünden tutuklanmıştır. Tutukluluk hayatı sona erince Milli Mücadeleye katılmış ve yaralanmıştır.Savaştan sonra İstiklal Madalyası almıştır. Ülke düşman işgalinden kurtulduktan sonra ise İstanbul Lisesinde Edebiyat Öğretmenliği yapmıştır.
Bitlis Defterdarının Hanımı :
Kahramanmaraş'ta düşmana karşı verilen mücadele de en fazla yararlılık gösteren kadınlarımız arasındadır. Kayabaşı(Kabaili) Mahallesi'nde evinden açtığı mazgaldan Fransızlara ateş ederek 8 düşmanı öldürmüş ve sonra da milis kuvvetlere katılmıştır.
Sayın Yalçın Özalp Mustafa Kemal ve Milli Mücadelenin ilk zaferi adlı eserinde olaya ait Maraş Vilayeti Raporunu yayınlamış ve olayı da anlatmıştır.
Yirik Fatma :
Gaziantep'te Fransızlara karşı veriken savaşta ( 1 Nisan 1920-8 Şubat 1921) direniş teşkilatına katılmak isteyen Yirik Fatma , birliğe katılmasını istemeyenlere karşı '' Benim kanım sizinkinden daha mı şirindir'' demiş ve direnişçilere katılmıştır.
Nazife Kadın :
9 Mart 1922'de Çanakkale Bigadiç civarını kuşatan Yunan Ordusu Komutanı Türk Askerine ekmek yapıp götüren Nazide Kadın'dan bilgi istemiş , ancak o bilmediğini , bilse de asla söylemeyeceğini ifade etmiştir. Bunun üzerine Yunanlılarca fırına atılarak şehit edilmiştir.
Faika Hakkı :
Erzurum'da toplanan ''Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti''nin (Temmuz/Ağusstos 1919) de etkisiyle kadınları protesto eylemlerine davet etmiştir. 1919 Kasım ayında Erzurum Kız Lisesi Müdiresi Faika Hakkı , Muradiye Camii'nde toplanan kadınlara hitaben yaptığı konuşmada , onları etkin eyleme davet etmişti. Onun teklifi ile İstanbul'u işgal etmiş olan İtilaf Kuvvetleri temsilcilerine ve ABD Senatörlerine tepki telgrafları çekilmişti.
Naciye Hanım:
20 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul Üsküdar'da düzenlenen mitinge katılmıştır. Söz alarak bu vatan savunmasında kadınların da erkekler gibi mücadele içerisinde olacağı konusunda teminat vermiştir.
İzmirli Ayşe Hanım :
Yunan'ın İzmir'e girmesiyle beraber Milli Mücadele yerini alan Ayşe Hanım i İzmir'in Yunanlıların eline düşmesiyle Aydın'a geçer. Aydın da kahramanca dövüşen Ayşe Hanım burada büyük oğlunu şehit verir.
1. ve 2. İnönü Savaşlarına katılan Ayşe Hanım bu savaşlarda da küçük oğlunu şehit verir.Sakarya Meydan Muharebesi'ne de katılan Ayşe Hanım burada kasığından yaralanmıştır. Tedavi görüp iyileştikten sonra müfrezesine katılmıştır.
Kara Fatma Şimşek :
Yahya Bey'in kızı olan Kara Fatma Şimşek'in asıl adı Yemine Vardarlı'dır. 1921-1922'de ''Fahri Milis Üsteğmeni'' rütbesiyle Kocaeli Grubu Mürettep Süvarisi emrindeki Müstakil Müfrezesi'nde görev yapmıştır. İstiklal mıntıkasındaki mücadelelere katılmıştır.
Sultan Hanım :
Adana bölgesinde çarpışan direniş güçleri geçici olarak Toros Dağları'na geri çekilirken , Sultan Hanımda inekleriyle beraber onlara katılmıştır. Çete dağda kaldığı süre boyunca ineklerinden sağdığı süt ile Türk Askerlerini beslemiştir. Herkes ona büyük bir sevgi ile ''ana'' diye
çağırmıştır.
Satı(Hatı) Çırpan :
Ankara'nın Kazan ilçesinde doğmuştur. Kurtuluş savaşı yıllarında cepheye silah ve cephane taşımıştır. Millet Mekteplerinde okuma ve yazmayı öğrenmiştir. 1934 yılında Atatürk'ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermesiyle önce Köy Muhtarlığı yapmış ardından da Ankara Milletvekili olarak meclise girmiştir
Hatice Gürkey :
Sivas'ta 1888 yılında doğmuştur. Savaştan sonra öğretmenlik ve milletvekilliği yapmıştır.
Seniha Hizal :
Adapazarın'da 1897 yılında doğmuştur. Öğretmenlik , müdürlük ve müfettişlik yapmıştır. Milletvekili olarak mecliste'de görev yapmıştır.
Esma Nayman :
İstanbul'da 1899 yılında doğmuştur. Bir süre öğretmenlik yapmıştır. Adana Belediyesi meclis üyeliği ve Belediye Katipliğine seçilmiştir. Seyhan milletvekili olarak da meclise girmiştir.
Hatice Özgener :
Sivas'ta 1865 yılında doğmuştur. Öksüzler yurdunda görev yapmıştır. Çankırı milletvekili olarak meclise girmiştir.
Bediv Movova :
Öğretmenlik ve Bolu Belediye Meclis Üyeliği yapmıştır. Konya milletvekili olarak da meclise girmiştir.
Meliha Ulaş :
Öğretmenlik yapmıştır. Samsundan milletvekili olarak Meclise girmiştir.
Fakihe Öymen :
Öğretmenlik yapmıştır. İstanbul Milletvekili olarak meclise girmiştir.
İnönü Savaşına katılıp Madalya alan 12 kadından isimleri tespit edilenler. :
Ali kızı Alime , Hacı Osman kızı Fatma , Besim kızı Şükriye , Musa kızı Fatma , Veli Onbaşı kızı Ayşe , Molla İbrahim kızı Fatma , Ali kızı Ayşe , Molla Hasan kızı Fatma
Sözlerimizi yine Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle bitirmeyi şeref görüyoruz.
"Kahraman Türk kadını!
Sen yerlerde sürünmeye değil,
omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."
Fevziye Abdullah TANSEL: İstiklâl Harbi’nde Mücahid Kadınlarımız
Prof.İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI’nın yazıları
Attila İLHAN : Gazi PAŞA
Turgut ÖZAKMAN: Şu Çılgın Türkler
http://www.telekomculardernegi.org.tr/haber-990-istiklal-savasinda-kadin-kahramanlar.htmlhttp://www.bolugundem.com/ulusal-kurtulus-savasinin-kadin-kahramanlarindan-kara-fatma-boluda-75844h.htm
Sinan Gökhan YAVUZ / Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Merkezi Basın ve Halkla İlişkiler Masası
http://www.tarihigercekler.com/turk-kadinin-tarihteki-ve-kurtulus-savasindaki-yeri.html
http://www.gazetebilkent.com/2014/08/10/kuvay-i-milliye-kadinlari/
“Atatürkçü olmak” C.A. Kansu
http://sdeviren1962.blogspot.com.tr/2015/02/kahraman-turk-kadini-nene-hatun.html
Kurtuluş Savaşının Elifleri (Nene Hatun, Hafız Selman İzbeli,Halime Çavuş ve Çete Emir Ayşe’nin yakınları ile yapılan röportajlar)(Milliyet, 30.08.2004)
Balkan,I. Dünya ve Kurtuluş Savaşlarında Türk Kadını/Aynur Durmuş
İstiklal Savaşımızın Kadın Kahramanları (Şahap Osman Aras/Yerel Gündem)
http://www.allaturkaa.de/forum/index.php?page=Thread&threadID=79264
http://www.guncelmeydan.com/pano/kurtulus-savasi-nin-kahraman-kadinlari-t34271.html
Kaynak: Yeniçağ, 25 Mart – 8 Nisan 2013
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/kurtulus-savasinin-kahraman-kadinlari-82870h.htm
http://www.trenulukislasi.com/?pnum=35&pt=T%C3%BCrk+Kad%C4%B1n+Sava%C5%9F%C3%A7%C4%B1lar%C4%B1