Tarih;MÖ 200 , Bölge; Datong,Şansi-Çin , Taraflar; Mete Han-Han Hanedanı
MÖ. 200 yılında Hun Türkleriyle Çinliler arasında yaşanan en önemli ve en ünlü çarpışmalardan birisidir. Orta Asya bozkırlarından Çin'e doğru akınlar olmakta ve Çinlilerle Hunlar arasında sürekli küçük çatışmalar yaşanmaktaydı. MÖ 221'de Çin'de siyasi birlik sağlandı ve MÖ 206 yılında Han Hanedanı iktidara geldi. Bozkırda ise MÖ 209'da Hun yabgusu Mete birkaç yıl içinde bozkır birliğini kurmuştu. MÖ 200 yılına gelindiğinde ise küçük çaplı çatışmalar yerini büyük bir savaşa bırakacaktı.
Savaş Öncesi Neler Yaşandı?
İç savaşı bitiren İmparator Liu-pang/Gao-zu daha önce General Meng-tien tarafından inşa edilen kuzey savunmasını güçlendirmeye başladı. Diğer yandan Hunlar ise iç savaştan yararlanarak aşılması zor Gobi Çölü'nün güneyinde üsler ele geçirmişti.
Mete Han henüz yeni kurduğu ordusunu alarak Çin sınırına geçti. Gerçekleştirdiği harekat basit bir yapma gibi görünüyordu , ancak gerçek bir taktik ustası olan Mete'nin asıl amacı kendi halkına, göçebelere ve Çinlilere göz dağı vermekti. Elde edilecek ganimetle hem devletinin diğer boy beylerinin sadakatini temin edecek hem onları gücüyle korkutacak hem de Çinlilere aba altından sopa göstermiş olacaktı.
Çin İmparatoru Liu-pang/Gao-zu ise Mete'nin bu hareketine karşılık vermeyi kararlaştırdı.
Hunların Çin İçlerindeki Saldırıları ;
Mete maceraperest görünümünün altında temkinli bir stratejistti. Çin içlerine kadar girip tuzağa düşmemeye dikkat ediyordu.Çin'in kuzey savunmasındaki en önemli nokta olan Mai Kalesi'ni kuşattı. Kaleyi savunan kişi İmparatorun akrabası Han Hsin'di. Prens Çin'den gelecek yardımdan ümidini kesince Mete'ye teslim oldu. Mete ise amacına ulaşmış ve İmparator Liu-pang/Gao-zu'yu kışkırtmayı başarmıştı. İmparator ise Hunları yenmek üzere dev bir ordu kurarak kuzeye hareket etti.
Bunun üzerine Mete Han ordusunu dağlara çekti , bir yandan sağa sola saldırarak Çinlilere ait bölgeleri yağmalıyordu. Düzensiz bir yağmacı izlenimi oluşturarak İmparator'un kendisini takip etmesini sağladı , aslında başından beri yaptığı şey Çinlileri tuzağa çekmekti.
Savaşta Kullanılan Taktikler ;
Hun ordusunun tamamı süvarilerden oluşuyordu. Orta Asya içlerindeki karasal iklimden geldikleri için soğuğa alışık ve hazırlıklıydılar. Eldivenleri ve kış elbiseleri vardı. Çin askerleriyse halktan devşirilmiş piyadelerdi ve yüksek dağlarda Hunları kovalarken soğuğun pençesine düştüler. Binlerce Çinli okçunun parmakları dondu. Çin askeri gücü büyük zarar görmüştü. Bu Mete'nin kurduğu tuzağın ilk parçasıydı.
Mete süvarilerini hızla geri çekerek ''Çinlilerin elinden kaçtığı'' izlenimini verdi. İmparator Hunların gitmesine göz yummayacağı için yanına yalnızca hızlı birliklerini alarak Hunların peşine düştü. Çin ordusu ikiye bölündü.
Savaş Meydanı ve Kuşatma ;
Geri çekilmekte olan Mete aniden durup Çinlilerin üzerine saldırdı. Çinliler bu beklenmedik hamle karşısında afalladılar. Baideng Kalesi önünde karşılaştılar ve ağır bir yenilgiye uğradılar.
Baideng Muharebesi Türkler tarafından kullanılacak olan ''Sahte Geri Çekilme'' taktiğinin ilk örneğidir.
Çin İmparatoru aldığı yenilgiden sonra hızla kaleye çekildi. Birliklerini toplayıp yeniden saldırmayı düşünüyordu fakat Hunlar fırsatı kaçırmayarak kalenin etrafını sardı. Mete ordusunu 4 tümene ayırıp kalenin tüm çıkışlarını tuttu.
Orduların mevcutları belirsizdir. Çin ordusunun tümünün mevcudu 300.000'in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Ancak İmparatorla beraber kalese sıkışan öncü birliklerin sayısı bilinmemektedir. Hun ordusunun nüfusu ise 20.000 ile 40.000 arasında olduğu düşünülmektedir.
Yaşanan Savaştan Sonra Anlaşma ;
Kale kuşatması 7 gün sürdü. İmparator köşeye sıkışmış ve tüm şartları kabul etmeye razıydı. Hunların manevra ve taktik kabiliyetlerini gördüğü için yeniden savaşmaktan çekindi ve barış önerdi.
Çinli tarihçilere göre Çinlilerden Hediyeler alan Metenin karısının etkisiyle Mete Han barış teklifini kabul etmişti. Ancak Mete'nin barış teklifini kabul etmesinde başka bir sebep var. Büyük deha Mete Çinlilerin içlerine korku salmıştı. Kendi gücünün farkındaydı. Çin Birliklerinin yardıma gelmesinden dolayı kuşatmayı uzun süre devam ettiremezdi. Mete bir avuç orduyla Çin'i işgale kalkışmayacak kadar gerçekçi bir liderdi. Sonuç olarak barış teklifini kabul etti.
Mete Han psikolojik yıpratma tekniğini ustaca uyguladı. Antlaşmadan sonra İmparator'un kaleden çıkmasına izin verdi. Çinlilerin geçeceği yolun iki yakasına askerlerini yerleştirip okları İmparator'a çevirtti. Liu-pang/Gao-zu bu korkuyu hayatı boyunca unutamayacak ve daha sonraki yıllar Mete'nin tüm tehditlerine boyun eğecekti.
Mete daha sonra da Çin'e akınlar düzenleyip düşmanın yüreğindeki korkuyu tazelemeyi de unutmadı. Çinliler Meye hayatta olduğu sürece antlaşmaya uydular. Hunlara hediye adı altında yıllık vergi veriyor , kuzeydeki ticaret ve savunma bölgesini Hunlara bırakıyorlardı.
Hun süvarileri atlarının rengine göre dört bölüme ayrılmış ve her biri dağı(Kaleyi) dört bir yönden kuşatmışlardır. Çin kaynakları bu kuşatmayı anlatırken doğuda ''kır'' , güneyde doru(Al-Kızıl) , Batıda ''beyaz'' ve kuzeyde ''Yağız''(siyah) atların bulunduklarını belirtirler. Eski Türklerde renk , renklerin anlamı, renklerle tabiat ve din ilişkilerinin kuruluş biçimleri , estetik açıdan öncelikli tercihler , yer yön meselesi , nevruz ve renk ilişkisi gibi renklerle ilgili konuların oldukça derin bir kökeni mevcuttur.
Baideng Muharebesi sonunda her yıl belirli ölçüde vergi ve ipek kumaş, pirinç ve gıdalar gönderilmesi şartıyla yazılı bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma W.Eberhard'a göre ''Doğu Asya'da müstakil ve müsavi sayılan iki büyük devletin arasındaki ilk mukavele'dir''
Xiongnu (Hsiung-nu [Hun]) Monografisi (94A)
Han Hanedanlığı Tarihi Hun Monografisi
3753/
Bu sırada Han (hânedânı, ülkedeki) düzeni henüz sağlamış ve Han Wang Xin'i [Han Wang Hsin], Dai'ya [Tai] gönderip Mayi'de yerleşmişti. Xiongnular büyük (bir) saldırıyla Mayi'yi kuşatınca Han Xin, Xiongnular'a teslim olmuştu. Xiongnular, Xin'i ele geçirdikten sonra askerleriyle güneye doğru yönelerek Gouzhu ([Kou-chu] dağını) aşıp Taiyuan'e [T'ai-yüan] saldırmışlar, Jinyang [Chin-yang] önlerine kadar gelmişlerdi. (Bunun üzerine İmparator) Gaodi [Kao-ti], bizzat komuta ettiği askerleriyle karşı saldırıya geçmişti. (Ancak) kışın dondurucu soğuğu ve yoğun kar yüzünden iki veya üçünün (donan) parmakları düşmüştü. Bunun üzerine Modu [Mo-tu], yenilip kaçıyormuş gibi yaparak Han askerlerini üzerine çekmişti. Han askerleri Modu'yu kovalayarak saldırıya geçince, Modu en iyi askerlerini saklayıp zayıf ve güçsüz olanları göstermiş; bunun üzerine Han ordusu bütün gücüyle çoğunluğu yaya olan 320.000 kişi ile kuzeye doğru (Xiongnular'ı) izlemeye başlamıştı. (İmparator) Gaodi (kendi askerleriyle) önceden Pingcheng'a [P'ing-ch'eng] varmış olduğu halde yayalarının henüz tamâmı gelmemişti. Modu, sayıları 300.000'i aşan seçkin atlı ordusunu (İmparator) Gaodi'nin üzerine salarak (onu) Baideng ([Pai-teng] dağında) kuşatmıştı. Yedi gün boyunca (kuşatma) içindeki ve dışındaki Han askerleri birbirlerine yardım edememişler ve yiyecek gönderemişlerdi. Xiongnu atlılarının, batıda olanlarının hepsi kır, doğudakilerinin hepsi gökyüzü renginde (yeşil-mâvi), kuzeydekilerin hepsi yağız, güneydekilerin hepsi doru atlılardan oluşmaktaydı. (İmparator) Gaodi, ayrılık yaratmak için (gizlice) Yanzhi'ya [Yen-chih, Hun yöneticisinin baş eşi] elçiyle birlikte cömertçe hediyeler yollamış, Yanzhi da Modu'ya şöyle demişti:
"İki yönetici birbirlerine zorluk çıkartmamalı. Bugün Han topraklarını ele geçirseniz (bile), Chanyu [Ch'an-yü, Hun yöneticisi], (siz) sonsuza kadar buralarda oturamazsınız. Ayrıca Han yöneticisinin (koruyucu) ruhları da vardır. Chanyu! Bunu da hesâba katmalısınız."
Modu, (kendi tarafına geçmiş olan) Han (Wang) Xin'in generallerinden Wang Huang ve Zhao Li [Chao Li] ile buluşmayı kararlaştırmıştı. Ancak, (bu iki generalin) askerleri uzun süre
3754/ gelmeyince (Modu, onların) Han ile işbirliği yapmış olmalarından şüphelenmiş ve Yanzhi'nın sözlerini de dikkate alarak kuşatmayı (bir) köşeden çözmüştü. Bunun üzerine (İmparator) Gao Huangdi [Kao Huang-ti], bütün askerlerine oklarını dışa, düşmana doğru hedeflemelerini emretmiş ve açılan boşluktan doğruca dışarı çıkarak esas ordu ile birleşmişti. Modu da ordusunu geri çekip uzaklaşmıştı. Aynı biçimde Han (yöneticisi) askerlerini alarak savaşmaktan vazgeçmiş ve Liu Jing'in [Liu Ching] heqin [ho-ch'in, evlilik yoluyla uyum] antlaşması yapmak üzere (Xiongnular'a) göndermişti.
Han Hanedanlığı Tarihi Hun Monografisi
3753/
Bu sırada Han (hânedânı, ülkedeki) düzeni henüz sağlamış ve Han Wang Xin'i [Han Wang Hsin], Dai'ya [Tai] gönderip Mayi'de yerleşmişti. Xiongnular büyük (bir) saldırıyla Mayi'yi kuşatınca Han Xin, Xiongnular'a teslim olmuştu. Xiongnular, Xin'i ele geçirdikten sonra askerleriyle güneye doğru yönelerek Gouzhu ([Kou-chu] dağını) aşıp Taiyuan'e [T'ai-yüan] saldırmışlar, Jinyang [Chin-yang] önlerine kadar gelmişlerdi. (Bunun üzerine İmparator) Gaodi [Kao-ti], bizzat komuta ettiği askerleriyle karşı saldırıya geçmişti. (Ancak) kışın dondurucu soğuğu ve yoğun kar yüzünden iki veya üçünün (donan) parmakları düşmüştü. Bunun üzerine Modu [Mo-tu], yenilip kaçıyormuş gibi yaparak Han askerlerini üzerine çekmişti. Han askerleri Modu'yu kovalayarak saldırıya geçince, Modu en iyi askerlerini saklayıp zayıf ve güçsüz olanları göstermiş; bunun üzerine Han ordusu bütün gücüyle çoğunluğu yaya olan 320.000 kişi ile kuzeye doğru (Xiongnular'ı) izlemeye başlamıştı. (İmparator) Gaodi (kendi askerleriyle) önceden Pingcheng'a [P'ing-ch'eng] varmış olduğu halde yayalarının henüz tamâmı gelmemişti. Modu, sayıları 300.000'i aşan seçkin atlı ordusunu (İmparator) Gaodi'nin üzerine salarak (onu) Baideng ([Pai-teng] dağında) kuşatmıştı. Yedi gün boyunca (kuşatma) içindeki ve dışındaki Han askerleri birbirlerine yardım edememişler ve yiyecek gönderemişlerdi. Xiongnu atlılarının, batıda olanlarının hepsi kır, doğudakilerinin hepsi gökyüzü renginde (yeşil-mâvi), kuzeydekilerin hepsi yağız, güneydekilerin hepsi doru atlılardan oluşmaktaydı. (İmparator) Gaodi, ayrılık yaratmak için (gizlice) Yanzhi'ya [Yen-chih, Hun yöneticisinin baş eşi] elçiyle birlikte cömertçe hediyeler yollamış, Yanzhi da Modu'ya şöyle demişti:
"İki yönetici birbirlerine zorluk çıkartmamalı. Bugün Han topraklarını ele geçirseniz (bile), Chanyu [Ch'an-yü, Hun yöneticisi], (siz) sonsuza kadar buralarda oturamazsınız. Ayrıca Han yöneticisinin (koruyucu) ruhları da vardır. Chanyu! Bunu da hesâba katmalısınız."
Modu, (kendi tarafına geçmiş olan) Han (Wang) Xin'in generallerinden Wang Huang ve Zhao Li [Chao Li] ile buluşmayı kararlaştırmıştı. Ancak, (bu iki generalin) askerleri uzun süre
3754/ gelmeyince (Modu, onların) Han ile işbirliği yapmış olmalarından şüphelenmiş ve Yanzhi'nın sözlerini de dikkate alarak kuşatmayı (bir) köşeden çözmüştü. Bunun üzerine (İmparator) Gao Huangdi [Kao Huang-ti], bütün askerlerine oklarını dışa, düşmana doğru hedeflemelerini emretmiş ve açılan boşluktan doğruca dışarı çıkarak esas ordu ile birleşmişti. Modu da ordusunu geri çekip uzaklaşmıştı. Aynı biçimde Han (yöneticisi) askerlerini alarak savaşmaktan vazgeçmiş ve Liu Jing'in [Liu Ching] heqin [ho-ch'in, evlilik yoluyla uyum] antlaşması yapmak üzere (Xiongnular'a) göndermişti.
-----
Türk boyları, bulundukları coğrafyaya en yakın güç olan Çinliler ile tarihleri boyunca mücadele ettiler. O döneme kadar Hunlar, varoluşlarını korumak için Çin'le savaşmışlardı. Hun İmparatorluğunun kurulmasıyla birlikte bu savaşlar varoluş mücadelesinden hakimiyet mücadelesine döndü.
Mete, sahip olduğu liderlik vasfı ve esaret döneminin de etkisiyle güçlenerek büyük bir ordu kurdu ve M.Ö. 209 yılında babası Teoman’ı, üvey annesi Yenşi ve kardeşini öldürüp hükümdarlığı ele geçirerek Hun İmparatorluğunun ikinci ve en büyük kağanı oldu.
Mete, önce babası Teoman’dan toprak talebinde bulunan doğu komşuları Donghu üzerine yürüdü ve ağır bir darbe vurarak antlaşma yaptı ve Donghu ları vergiye tabi tuttu. M.Ö. 208 yılında ise tamamen hakimiyeti altına aldı. Donghu’lardan sonra Kuzey Moğolistan bölgesinde yaşayan Tunguzlarıda hakimiyeti altına aldı. M.Ö. 177-165 yılları arasında ise gençlik yıllarında esareti altında bulunduğu Yüeçilerin üzerine seferler düzenledi. M.Ö. 203 de, Çinden sonra en büyük tehdidi oluşturan Yüeçileride mağlup ederek topraklarına kattı. İpek yolunu kontrolü altına aldı. Daha sonrada Ordos bölgesine hakim olmaya çalışan Tahin Türklerini yenerek bölgedeki hakimiyetini güçlendirdi. Bu hakimiyetten sonra bölgede hakimiyetine almadığı tek yönetim olan Çin kaldı. Yeni hedef olan Çinin üzerine sürekli ve yoğun seferler düzenleyerek Altın Nehir bölgesindeki Çin kalelerini egemenliği altına aldı. Bu zaferlerle sonradan Hunlara büyük gelirler getirecek önemli ticaret yollarının kontrolünü eline geçirmiş oldu.
M.Ö. 206 da Han Hanedanı iktidara geldi. Bu dönemde Mete de bozkır birliğini kurarak bölgedeki hakimiyetini kesinleştirdi. Artık Çin ve Hun arasında çok büyük bir savaşın çıkması kaçınılmaz hale gelmişti. Çin Han hanedanı, Hunların üzerine 320 Bin kişilik devasa bir orduyla yürümeye karar verdi. Çin tarih kaynakları bu savaştan uzunca söz eder. Zira tümüyle Süvari birliklerinden oluşan Hun ordusu, sayıca az olmalarına karşın yüksek askeri teknikler ve stratejiler uygulayarak ordunun başındaki Han’ında başında bulunduğu Han Ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu savaş tarihe Baideng muharebesi olarak geçmiştir. Bu savaşın sonucunda Hunlar, Çin Hanedanlığını hem kuzey bölgesindeki geniş topraklara sahip olmuş hemde yüksek vergiye bağlayarak Çine tarih boyunca üzerlerinden atamayacakları Hun (Türk) korkusunu yaşatmıştır.
-----
Yararlanılan Kaynaklar;
Hunlar, Gumilev
https://tr.wikipedia.org/wiki/Baideng_Muharebesi
https://www.uludagsozluk.com/k/eski-t%C3%BCrklerde-renk-ve-y%C3%B6n-anlay%C4%B1%C5%9F%C4%B1/
https://www.uludagsozluk.com/k/pai-teng-ku%C5%9Fatmas%C4%B1/
http://forum.hunturk.net/baideng-savasi-2382.html
http://www.turktarihim.com/Hun_%C4%B0mparatorlu%C4%9Funun_Kurulu%C5%9Fu.html